68. Sayı Yaz 2022

65,00 

Açıklama

Bu yazın güzelliklerle geldiğini, koronanın yok olup gittiğini, gün boyu kurulan sofralardan kahkahaların eksik olmadığını, dünyanın bolluk, bereket ve sevgi içinde olduğunu, herkesin işinin yolunda gittiğini, aşının eksik olmadığını farz edelim. Enflasyon neymiş, savaş zaten yok! Bir anlığına da olsa böyle bir dünya hayal edip öyle başlayalım dergimizin satır aralarında dolanmaya.

Değişik eserlerde değişik adlarla karşımıza çıkan, üç kere adıyla çağrıldığında insanları hırsızlığa, boğulmaya, yangına, hükümdarlara ve şeytanlara,  yılan ve akreplere karşı koruyan Hızır’ın efsanevi hikâyesine daldıktan sonra İtalya’nın dinî ve diğer bayramlarında kurulan sofralara uzanıp, bölgesel yemeklerin tadına ulaşacaksınız. Değişik eserlerde değişik adlarla karşımıza çıkan, üç kere adıyla çağrıldığında insanları hırsızlığa, boğulmaya, yangına, hükümdarlara ve şeytanlara, yılan ve akreplere karşı koruyan Hızır’ın efsanevi hikâyesine daldıktan sonra, içinde Hıdırellez sofralarından bir çeşidin de bulunduğu “Unutulmuş halk yemeklerinden yedi tarif”e, İtalya’nın dinî ve diğer bayramlarında kurulan sofralara uzanıp, bölgesel yemeklerin tadına ulaşacaksınız.

Yemek kültürünün belki de en çok tüketilen çeşitlerinden olan sandviçin dünya tarihindeki yeri, Mecidiyeköy’ün bir zamanki dutlukları, Ankara tarihinden Üç Nal Meyhanesi, Antalya’nın gözde mekânlarından Topçu Kebap’ın sahibi Mesut Topçu ile yapılan söyleşi, çağdaş yemek yapma ve yemeği sunma ritüellerinin geniş bir disiplin seçkisi içindeki çıkarımlarının ele alındığı Yemeğin Psikopolitikası kitabının ve “Geçmişten Gelen Lezzet” filminin eleştirileri konu başlıklarımız arasında. Tabii her zaman olduğu gibi Bilmece Mutfağı, Çimdik köşeleri ve İmam Cici, Hakan Tüzün Şengün, Muhammet Şengöz’ün çizimleriyle…

Bundan tam otuz yıl önce sıcak bir yaz günü kaybettiğimiz Yavuzer Çetinkaya’yı Haldun Taner Ödülü sahibi kitabı Savaş ve Doğum’dan “Öncelikler Bulamacı” adlı hikâyesiyle analım istedik. Krep pişirirken dile getirdiği hayatının dönüm noktaları buruk bir tat bırakacak hafızanızda.

Sofraların baş tacı ekmeği de unutmayalım bu arada. Zamlarla değil tabii, Garbis Cancikyan’ın dizeleriyle… “çorbalara yemeklere doğranırsın/ nem var senden daha çok sevdiğim/ senden daha çok yediğim/ senin için çalışır dünya/ senin için çile çeker insanlar/ buhran günlerinde/ bir yerine beş verenler oldu sana/ ve kavga edenler gırtlak gırtlağa…”

Kavgasız, gürültüsüz, şenlikli sofralarla geçen yazlar olsun. Keyifli okumalar.

Demet Elkâtip

 

İÇİNDEKİLER

Öncelikler Bulamacı – Yavuzer Çetinkaya
Hızır ve İlyas’ın kimliği ile mitolojik kökenleri –  Gönül Tekin
Sofralar ve bölgeler – Ilaria Porciani
Ekmeğe Methiye – Garbis Cancikyan
Orta Çağ Arapları da sandviç yerdi: Bazmāward ve awsāṭ kayıtlara geçsin – Nawal Nasrallah
Unutulmuş halk yemeklerinden yedi tarif –  Musa Dağdeviren
Arşivden Lezzetler/Mecidiyeköy dutlukları –  Gökhan Akçura
Ankara tarihine damga vurmuş yeme içme mekânları-7: Üç Nal Meyhanesi – Necati Tonga
Bilmece Mutfağı – Süleyman Bulut
Antalya’nın kalbinde bir lezzet vahası: Topçu Kebap – Pelin Özer
Gastronomi alanının neoliberal kırılımı – Bahadır Köksal
Hayat hikâyesini tamamlayan o eşsiz kıvam –  Zeliha Özkan

Çimdik –  Süleyman Bulut

Derleme Sözlüğü/S-Ş