65. Sayı Sonbahar 2021

65,00 

Açıklama

TADIMLIK  

 

Bilgiyle hemhal olanlar bilir en çok onun ağırlığını. Bir ömre ne kadar bilgi sığacağı herkese göre değişir. Hayatını kitapların yoluyla aydınlatan, satırları kendi cümleleriyle birleştiren, yaşarken hayatını kitaplaştıran insanlar vardır; sohbetiyle, esprisiyle, bazen hiddetiyle hemen fark edilirler. Turgut Kut onlardan biriydi.  

Geçtiğimiz temmuz ayında aramızdan aniden ayrılışı sevenlerini çok üzdü. Yemek ve Kültür’ün kurucularından, başından beri eşi Günay Kut ile birlikte dergiye çok emeği geçen Turgut Kut’u bu sayımızda ona en yakın olanların yazdıklarıyla anıyoruz. Kısa süre önce tanıştığı genç “arkadaş”larından yıllanmış dostlarına dek herkesin buluştuğu ortak nokta; Turgut Bey’in bilgeliği, kibarlığı, muzipliği, hoş sohbeti ve tabii zaman zaman yakınında bulunan herkesin yaşadığı tatlı-sert öfkesi. 

Soru sorarak sohbet etmeyi,  sorarken öğretmeyi severdi Turgut Bey. Dergi toplantılarına katılan stajyerlerle sohbeti adeta hayat dersine dönüşür, gençlerin yüz ifadelerinden bir anda nasıl hayran hâline geldiklerine tanık olurdunuz. Bilgiyi paylaşmanın yanında özellikle yemek kültüründe, tarihinde yapılan yanlışların da peşindeydi. 

Yine bir toplantı sırasında, “Kût-ül-la yemud ne demek biliyor musunuz?” diye sormuştu. Tabii ki bilmiyordum, “Benim gibi yani!” demiştim, anlamının “Ölmeyecek kadar yemek yiyen” olduğunu öğrenince. Sofradayken ne zaman birileri az yediğimden dem vursa gülerek hatırlıyorum şimdi; “kût-ül-la yemud”… 

Gidenler çoğaldıkça zamanla olan ilişkimiz de başka bir boyuta geçiyor. Kalıcı olan, ardımızda bıraktıklarımız. Turgut Bey’in bıraktıkları okuyacağınız yazıların satırlarında. Bize düşen, son bir veda. Dıranas’ın dizeleriyle: “Gitmek, sona ermeden… bir zamanda…” Bilginin ışığı sarsın ruhunuzu Turgut Bey, sonsuz bir zamanda. 

 Demet Elkâtip 

  

 İÇİNDEKİLER  

 

Sofra kurmak – Enis Batur 
Ahmet Turgut Kut’un Türk mutfağı ile ilgili yazıları – Günay Kut
Gerçek – Ahmet Muhip Dıranas 
Turgut Kut’a dair izlenimler ve hâtıralar – Gönül Tekin 
Fatih’te “kutlu” bir akşamüstü – Artun Ünsal 
Bir İstanbul beyefendisinin ardından – Musa Dağdeviren 
Osmanlı döneminde İstanbul hastanelerinde verilen yemekler – Nuran Yıldırım
Turgut Kut için – Özge Samancı
Turgut Hoca’nın ardından talmouse, börek ve samsanın izinde – Marie-Hélène Sauner-Leroy
Turgut Ağabey’e veda – Emin Nedret İşli 
Unutulmuş halk yemeklerinden yedi tarif – Musa Dağdeviren
Turgut Bey, Millet Kütüphanesi ve Şirvanî’nin yemek kitabı – Melek Gençboyacı
Turgut Kut’un ardından İstanbul’a bakmak: 17. yüzyıl İngiliz seyyahlarından George Wheler seyahatnâmesinden bir kesit – Nazlı Pişkin 
Yaşattığı kültürel iklime şükranla – Güzver Yıldıran 
Turgut Bey’in ardından – Ozan Kolbaş 
Unutulmaz aile yemeklerinin hatırasıyla – Selma Ertuna
Geniş zamanda – Begüm Güzeldoğu
Turgut bey ile tanışmam – Furkan Dirincan
O muzır ilişkiyi hep özleyeceğim – Zeynep Dağdeviren 
Bir kültür tarihçisi Turgut Kut’la söyleşi “Ağız tadının gelişmesi bir sürece bağlı değil midir?” – Yıldız Cıbıroğlu
Bilmece Mutfağı – Süleyman Bulut
Arşivden Lezzetler / Balıkpazarı meyhaneleri – Gökhan Akçura
Türkçe basılmış ilk yemek kitabında tarifler ve pişirme metotları – Alp Türkmenoğlu
Politik arena olarak “Zengin Mutfağı” – Zeliha Özkan 

Derleme Sözlüğü / K